Öğretmen Atamaları ve Şiddet Tepkileri Devam Ediyor

HABER: OGÜN AKKAYA KAMERA: ÜNAL AYDIN - EYLEM LADİN DEĞER

(ANKARA) – Milli Eğitim Bakanlığı'na 20 bin öğretmen ataması kararı ve öğretmenlere yönelik şiddete tepkiler sürüyor. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Aslında öğretmenlik mesleğini ne kadar değersizleştirdiklerini, değer vermediklerini kanıtlıyorlar. 1 milyon kişi atamaya bekleyecek, siz sonra 20 bin atama yapacaksınız. Bu öğretmene verdiğiniz değerin ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor" dedi. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ankara Temsilcisi İnci Gürkan ise "Bu şiddet tesadüf değil. Ne eğitimin niteliği bırakıldı, ne de öğretmenlerin meslek onuru bırakıldı" değerlendirmesini yaptı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 20 bin öğretmen atanacağı yönündeki açıklaması ve İstanbul'da özel okul müdürü İbrahim Oktugan'ın bir öğrenci tarafından silahla vurularak öldürülmesine yönelik tepki ve protestolar sürüyor.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ankara Temsilcisi İnci Gürkan, öğretmen atamalarına ilişkin açıklanan kontenjanı ve öğretmenlerin maruz kaldığı şiddeti ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi.

"BU SORUN DAHA DA BÜYÜYECEK"

Eğitim, fen edebiyat ve ilahiyat fakültelerinden mezun olan ve hala eğitimine devam eden öğrenci sayısına dikkat çeken Özbay, "Eğitim fakültelerinde 250 bin öğrenci var. 400 bin fen edebiyat fakültelerinde var. 100 binin üzerinde din ve din bilimleri fakültelerinde öğrenci var. Topladığınızda 800 bine yakın öğrenci okullardan mezun olduğunda öncelikle öğretmen olabilir miyim? Umudunun adeta satıldığı... Çünkü eğitim bilimleri dışında başka alanlara da bunun taşındığını görüyoruz. Gençlerin geleceğini planlamakla yükümlü olan iktidar, üniversiteye alıp, onları müşteri gözüyle görüp, bulundukları illere para kazandırsın, ondan sonra ne yaparsa yapsın anlayışı bugün 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmeni karşımıza getirmiştir. 20 bin atama rakamlarıyla gidilirse, bu sorun daha da büyüyecektir. Aslında öğretmenlik mesleğini ne kadar değersizleştirdiklerini, değer vermediklerini kanıtlıyorlar. 1 milyon kişi atamaya bekleyecek, siz sonra 20 bin atama yapacaksınız. 'Bir miktar' diyeceksiniz. Bu öğretmene verdiğiniz değerin ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor."

"GEÇTİĞİMİZ YIL 23 BİN 670 ÖĞRETMEN EMEKLİLİK, İSTİFA, ÖLÜM GİBİ SEBEPLERLE SİSTEMİN DIŞINA ÇIKMIŞ"

20 bin öğretmen atamasının kabul edilebilir olmadığını söyleyen Özbay, şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz yıl 23 bin 670 öğretmen emeklilik, istifa ve ölüm gibi sebeplerle sistemin dışına çıkmış. Bu alınan öğretmenler bırakın yenilerini eklemeyi, mevcut öğretmenlerin yerini bile dolduracak sayıda değil. Bakan, bakana, bakan cumhurbaşkanına... Ama ne halkı ne de öğretmeni ne çocuğu gören yok. Atanmadığı için farklı işlerde çalışmak zorunda kalan, intihar eden, yaralanan, güvencesi olmayan, özel sektörlerin kucağına itilen ve devlette istihdam edilmeyip, 'ücretli çalışırsan gel o zaman' anlayış var. Yaşamını kaybeden ve psikolojik, sosyal sorunlar yaşayan, gençlerin umudunu çalan AKP iktidarıdır. Eğitime bakış açıları AKP iktidarının ne olduğunu gösteriyor. 20 bin atama sayısını kabul edilemez."

"SEN ÖĞRETMENE PARMAK SALLARSAN BİRİLERİ DE GELİP ÖĞRETMENE ŞİDDET UYGULAR"

Eğitim alanında yaşanan şiddet vakalarının artışa geçtiğini söyleyen Özbay, "Şiddetin tek bir faili yok. Şiddetin arkasında sorunlu ve karanlık bir zihniyet var. Biz eğitimcilerin mücadelesi bu karanlık zihniyetin aydınlanması için" dedi. Öğretmenlerin maruz kaldığı şiddeti protesto etmek iççin Cuma günü tüm Türkiye'de sendika olarak iş bırakacaklarını söyleyen Özbay, şunları söyledi:

"Sen öğretmene 'şahsiyet kazandıracağız' dersen, 'bir miktar' dersen, 'öğretmenler yeteri kadar idealist değil' dersen, atama bekleyen bir milyon öğretmen yığınını oluşturursan, özel sektörün kucağına itersen, protokoller yapıp herkes öğretmenlik yapabilir algısı yaratırsan ve öğretmeni bu kadar değersizleştirirsen o sorunlu zihniyet öğretmene şiddete başvurur. Sen öğretmene parmak sallarsan birileri de gelip öğretmene şiddet uygular. Bu şiddetin faili yine siyasi iktidarın yarattığı tahribattan kaynaklanıyor. Öğretmenler zaten mobbinge ve psikolojik şiddete maruz kalıyorlar."

"ATAMA BEKLEYEN YÜZ BİNLERCE ÖĞRETMEN VAR"

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ankara Temsilcisi İnci Gürkan da fakültelerin öğretmenlik alanlarından mezun olan öğrenci sayısına dikkat çekti. Aynı zamanda mezun olup, atama bekleyen öğretmen adaylarının olduğunu söyleyen Gürkan, "Atamayı bekleyen yüz binlerce öğretmen var" dedi.

"20 BİN ATAMA BEN SİZİ EKONOMİK KOŞULLARDA YÜZÜSTÜ BIRAKIYORUM DEMEK"

20 bin kişinin belirli branşlarda atanacağı ve bu sayının yetersiz olduğunu ifade eden Gürkan, şunları söyledi:

"Bu ekonomik krizin faturasını yine bize ödetmek, 'siz yine özel sektörde güvencesiz koşullarda çalıştırılmaya devam edin, patronların hükümranlığına sizi bırakıyoruz' demektir. 20 bin atama çok komik bir rakam. Rakamlar çok düşük. 81 ilde üniversitelerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Mezun onlan binlerce, on binlerce öğretmen var. Ben sizi ekonomik koşullarda yüzüstü bırakıyorum. Kriz koşullarına ve güvencesiz özel sektör çalışma koşullarına sizi mahkum ediyorum demektir. Biz 20 bin atamadan ancak bunu anlayabiliriz.

"BİR ÖĞRETMENİMİZ MAAŞ İSTEDİĞİ İÇİN KAFASINDA BARDAK KIRILDI"

Öğretmenlerin çalışma yaşamlarında hem fiziksel hem de psikolojik olarak şiddete maruz kaldığını söyleyen Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sendikamız kurulduğundan beri öğretmenlerin maruz kaldığı psikolojik ve fiziksel şiddeti hem velilerimize ve diğer sektörden bütün emekçilere nasıl koşullar altında yaşadığımızı göstermeye çalışıyoruz. Bu şiddeti lanetliyoruz ve kınıyoruz. Kaybettiğimiz öğretmenimizin üzüntüsünü yaşıyoruz. Güvencesiz ve ucuza patronların hükümranlığına, karına terk edilmiş öğretmenler zincirinden bahsediyoruz. Bu olaydan önce bir öğretmenimiz maaş istediği bir okulda kafasında bardak kırıldı. Bu şiddet tesadüf değil. Milli Eğitim Bakanlığı'nı özel sektörde çalışan hiçbir öğretmeninin arkasında durmuyor. Onu güvencesiz koşullara, şiddetin her türlüsüne maruz bırakıyor. Denetim yok. Patronlardan hesap soran bir bakanlık yok. Ne eğitimin niteliği bırakıldı, ne de öğretmenlerin meslek onuru bırakıldı. Bu eğitimde, sağlıkta da böyle. Özelleştirilen bütün kurumların içerisinde durum böyle. Daha fazlası yaşanmasın istiyoruz. Hiçbir öğretmen bu koşullara terk edilmesin diye mücadelemizi büyütmeye kararlıyız. Kamusal eğitimi her zaman dile getirmeye devam edeceğiz."